Okula Gelirken Ağlayan Çocuk

  • 0 comments

OKULA GELİRKEN AĞLAYAN ÇOCUK

Anne-baba olarak hepimizin kaygısıdır değil mi çocuğumuzun okula başlarken ağlayıp ağlamayacağı…Bundan öylesine korkarız ki çocuğumuz doğduğundan itibaren bunu düşünüp kaygısını taşırız. Bu kaygı da tabii ki çocuğa yansır. Bu konuyla ilgili unuttuğumuz, atladığımız ya da çocuğumuza kıyamadığımız için yapmadığımız belli başlı şeyler var. Bunlara dikkat ettiğimiz takdirde böyle bir sorunla ya hiç karşılaşmayız ya da bu sorunu en aza indirgemiş oluruz.

Bunlardan ilki, çocuğumuzun okula başladığı yaş. Çocuğumuzun okula başladığı yaşa tabii ki biz karar veriyoruz ve nedense toplum olarak şöyle bir bakış açımız var “Aman nasılsa çok uzun seneler okula gidecek, ne kadar geç başlarsa o kadar iyi.” İşte en büyük hatalardan birini burada yapıyoruz. Kafamızdaki düşünce okulun sadece kurallardan ibaret bir öğretim kurumu olduğu…Oysa ki erken yaşlarda başlanılan okul çocuğun hem bilişsel, hem fiziksel, hem psikomotor yönlerini geliştiren, sosyalleşmesini sağlayan, çocuğu duygusal anlamda geliştiren, özgüvenin kazanıldığı bir eğitim yeri aynı zamanda…Dolayısıyla kafamızdaki düşünceyi revize edip bir daha düşünürsek çocuğumuzu 2 yaşından itibaren okula gönderdiğimizde ne kadar iyi bir şey yaptığımızı anlar ve daha az sorunla karşılaşırız. 2-6 yaş çocuklarını düşünecek olursak okula başlarken zorlanan, ağlayan, anne-babasını isteyen çocuk sayısı 2-3 yaş aralığında daha azdır.

Dikkat etmediğimiz bir diğer nokta sanki kendimiz okula başlıyormuş gibi davranmak. Yani çocuğumuzdan bir türlü kopamamak. Biz toplum olarak çocuklarımıza çok düşkünüz fakat bazen işin dozunu biraz kaçırıyoruz değil mi? Çocuğumuzun okula başlayacağı ilk gün çok sevinçli, çocuğumuzu motive edici davranışlar sergilememiz gerekirken içimizdeki kaygıyı yüzümüze öyle yansıtıyoruz ki ister istemez bu çocuğumuza yansıyor. O ana kadar olan bütün ilişkimiz , bağlılığımız bitiyormuş gibi davranıyoruz. Çocuğumuz okula başlamadan önce onunla uzun sohbetler yapmamız gerekiyor. Okulun hepimize neler kattığından ve de ona neler katacağından…Hepsini olduğu gibi anlatmamız gerekiyor, ne eksik ne fazla…Örneğin; orada hem oyun oynayabileceğinden, hem derslere girip yeni şeyler öğreneceğinden. Hem arkadaşlarını incitmemesi gerektiğinden, hem de onu incitebilecek kişiler olabileceğinden ve de nasıl davranması gerektiğinden. Her şeyi olduğu gibi…Konuşmak, okula gelmeden önce aslında çocuğun beyin olarak zaten hazırlanmasını sağlıyor. Geldikten sonra da iş size düşüyor. Öğretmen çocuğunuzu teslim aldıktan sonra vedalaşma süresini çok tutmadan bir an önce mutlu bir şekilde işinize , onun da mutlu bir şekilde arkadaşlarının arasına girmesine izin vermek… Biz öyle abartılı davranışlar sergiliyoruz ki çocuğumuzla uzun uzun vakit geçiriyoruz, okulu, velileri, öğretmenleri süzmeden asla gitmiyoruz. Adeta çocuğumuza her an biri bir şey yapacakmış gibi açık arıyoruz. Bazen bulunduğumuz noktaya objektif bakamıyoruz. Oysa ki çok basit; herkes gibi bizim de bir çocuğumuz var, evet o çok özel, evet onu bizden daha iyi koruyan birisi olamaz ama her birey çok özel  ve bırakın da çocuğunuz kendi kendini korumayı öğrensin. Yemeğini yiyip yemediğini kontrol etmenize gerek yok, bırakın o da diğer çocuklar gibi kendi kendine yemek yemeyi öğrensin. Unutmayın ki çocuklar öğretmenden çok birbirlerinden öğrenirler. Okulda birlikte geçirdiğiniz süre ne kadar uzarsa inanın sizi daha da fazla arayacaktır, daha da fazla anne-baba diye ağlayacaktır.

Bir diğer dikkat etmemiz gereken nokta da şudur. Çocuklar anneye ya da babaya naz yapmayı severler. Hele de ebeveyn olarak bir şeyi yapmasını isterseniz vay halinize… Onu yaparım ama siz de bunu yaparsanızlar…İlk önce şunu yapalım sonra onu yaparımlar…Çıkar ilişkileri döner durur ortalıkta. İpleri onun ele almasına izin vermeyin.Unutmayın; siz ebeveynsiniz, kuralları koyan sizsiniz, her zaman net olun ve birlikte çocuğunuza karşı tutarlı davranışlar sergileyin. Kurallar ve net davranışlar hayatı her zaman kolaylaştırır.

Çocuklarımızın hiç ağlamasını istemeyiz elbette. Her şeyi ağlatmadan yapmasını sağlamak en gururlandığımız şeydir. Ama ne yazık ki  bu şekilde yetişen çocuklar annelerine, babalarına her istediklerini yaptıran çocuklar oluyorlar. Neden mi? Bir süre sonra “Ah yeter ki o ağlamasın” diye her şeyi yapar hale geliyoruz. Zaman zaman çocuk ağlamalı. İzin verin…Ağlama da bir duygudur, bırakın üzülmeyi de öğrensin. Okula ilk başladığı günler de tabii ki hüzünlü olacak, belki ağlayacak..Buna izin verin, kendinizi yıpratmayın. Üzülecek ve de sonra orada kendisi için neler olduğunu keşfedip sevinecek. Bu duyguları yaşamasına fırsat verin.

Uzun lafın kısası, çocuğumuz için iyi olanı istiyorsak kurallar dahilinde onu özgür bırakmamız gerekiyor. Özgür olan çocuk bağımsız olan çocuktur…Bağımsız olan çocuk mutlu olan ve de ağlamayan çocuktur.

Burcu Ceylan Özal
İngilizce Öğretmeni- Deniz’in Annesi

Paylaş

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir