Anne Baba Tutumları

  • 0 comments

Okul öncesi dönem ya da erken çocukluk dönemi olarak kabul edilen 0-72 ay arasındaki zamanın, insan hayatının en önemli ve en kritik dönemi olduğu kabul edilmektedir. Bu zaman diliminde fiziksel, duygusal, sosyal, zihinsel gelişme ve öğrenme çok hızlıdır. Aynı zamanda bu dönemde kazanılan tutum ve davranışların kalıcı nitelikte olduğu ve sonraki yıllarda bu davranışların değiştirilmesinin oldukça zor olduğu da bilinmektedir. Bu dönemde anne-babanın çocuk üzerindeki etki alanı çok geniştir. Çocuğun aile içerisinde edindiği statü, kazandığı değer ve geliştirdiği kimlik; onun giderek toplum içerisinde kazanacağı kimliğin, statünün ve değerin belirleyicisi olmaktadır.

Çocuğun toplum içinde tutarlı davranışlar sergilemesi, kendi kendine yetebilmesi, sağlıklı sosyalleşmesi, bağımsızlığını kazanması, dışa dönük bir birey olması için anne-babasıyla sağlıklı ilişkiler kurması gerekmektedir. Örneğin; çocuğuyla yakın ilişki kuran,onu önemseyen, ihtiyaçlarını zamanında ve tam karşılayan anne-babanın çocuğu ile arasında güvenli bir bağ kurulur.Bu durumda çocuk da kendini yeterli ve değerli hisseder. Ailesinden destekleyici bir yaklaşım gören çocuğun öz-değer ve öz-yeterlik duyguları gelişir. Ailesinden gördüğü ilgi ve duyarlılık, toplum içerisindeki ilişkilerine de yansır.

Çocuk üzerinde aşırı koruyucu bir tutum sergilediğimizde,onun adına pek çok şeyi anne-babalar yaptığında çocuğun başarabileceklerini ondan çalmış olur,özerkleşmesine engel olur, sorumluluk almaktan korkan ve aşırı bağımlı bireyler yetişir. Kendi başına karar veremeyen, sormadan, danışmadan bir şey yapamayan, girişim yeteneğinden uzak bireyler yetişmesine neden olur.

Aşırı hoşgörülü tutum sergilediğinde ise çocuk merkezli bir yaşam sürdürüldüğü için çocuk davranışlarına hiç sınır çizilmemiş olur . Hoşgörülü olmak olumsuz bir durum değildir, ancak her durumda olduğu gibi fazlası zarar verici olacaktır. İlerideki yaşamında kurallara uymakta zorluk çeken, doğru ve yanlışı algılayamayan, ailesinden gördüğü bu hoşgörüyü tüm insanlardan bekleyen bir birey yetişmesine neden olacaktır.

Baskıcı ve otoriter tutum sergileyen aile modeli özellikle ülkemizde yaygın olarak görülen, ataerkil aile yapısına sahip bir modeldir. Hatalar ve başarısızlıklar üzerine yoğunlaşır, kendi koyduğu kurallara tüm aile fertlerinin uymasını bekler. Kurallarda esneklik yoktur ve çocuğa çok fazla söz hakkı verilmez. Bu aile ortamında yetişen bireyler hata yapmaktan korkan, içe dönük, çekingen bireyler olur.

Tutarsız aile yapısında ise örneğin; annenin olumlu gördüğü bir duruma babanın olumsuz tepki vermesi ya da bir davranışın bazı durumlarda pekiştirilirken bazı durumlarda cezalandırılması olarak da düşünülebilir. Anne-baba arasındaki bu görüş ayrılıkları, çocuğun bocalamasına, kimseyi dinlememesine, doğru ve yanlışı ayıramamasına neden olabilir.

Son olarak demokratik aile tutumunda ise çocukların varlığına ve isteklerine saygı duyulur, gelişim alanlarına göre onlara bir takım sorumluluklar verilir, söz ve seçim hakkı tanınır.Çocuğa makul sınırlar içerisinde özgürlükler verilir.Böylece ileride yaratıcı, düşüncelerini özgürce ifade eden, kuralları sorgulayan ve alternatif çözüm yolları üreten , paylaşımcı, öz-yeterliği ve benlik algısı yüksek çocuklar yetişir.

Görüldüğü gibi anne-babaların aile hayatı içinde sergilemiş olduğu tutum çocuğun ilerideki yaşamında pek çok etmen üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. Bu nedenle anne-babalar çocuk yetiştirirken benimsedikleri tutumları gözden geçirmeli ve onun geleceği için en uygun tutumu seçmelidir.

Asiye Yıldız Karagisi
Eğitimci

Paylaş

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir